Damga (*Eski Türkçe:*tamga) bir şeyin üzerine bir işaret basmaya yarayan alet, mühür demektir. Ayrıca herhangi bir şeyin üzerine bu aletle bırakılmış olan işaret, iz anlamına da gelir.
Eski Türkçede "Tamga" olarak söylenirken, günümüz Türkçesinde "Damga" biçimiyle yer alır. Ayrıca; Azerice Damğa, Tatarca Tamga, Başkurtça, Özbekçe, Kırgızca ve Uygurca da ise Tamğa olarak söylenir. Türkmenler ise (ğ-m değişmesiyle) "Tağma" biçiminde ifade ederler. Hatta Rusçaya dahi Tamga biçimiyle geçmiştir.1
Türk kökenli olmayan Kafkas halklarında da damga geleneği görülür: Batı Çerkesçe tamığe (тамыгъэ), Doğu Çerkesçe damığe (дамыгъэ), Abazaca adamğ (адамгъ)2
Tamga (Göktürkçe: tamga) Türklerin çeşitli boylarının çeşitli amaçlarla oluşturup kullandıkları simgelerdir. Tarihsel kökeni çok eskilere dayanan tamgalar (damgalar) bir iletişim gereksinimi olarak türemiştir. Bu sebeple hayvan, eşya ve hatta silahların damgalanması gibi harmanda elde edilmiş olan hububat da damgalanırdı. Erken Türkler, Kuzey Avrasya kıtasında yaygın olarak yaşamışlar, geçimlerini çobanlık ve avcılıkla sağlamaya başlamışlardı. Yazın yaylakta, kışın kışlakta yarı göçebe hayat sürdürmüşlerdi. Mevsim göçleri sırasında, sürülerin birbirlerine karışmaması için her boy, sürülerine kendi tamgasını vuruyordu. Harzemşahlar çağında yazılmış olan Mukaddimetü’l-Edeb’de "Mühür bastı, bugdayga" şeklinde bir cümle görülmektedir. Daha sonraki çağlara ait olan Moğolca karşılığında ise yarı Türkçe yarı Moğolca olarak "Tamga daruba bugdayda" denmektedir.
Aileler (oguşlar) birleşerek urug (oymak)ları, uruglar birleşerek boyları, boylar birleşerek bodunları, bodunlar da birleşerek elleri (illeri) oluşturur. Bu kelimenin baş harfi "i" ile "e" karışımı bir sesle okunmaktadır. Bozkırda en yüksek siyasal örgütlenme biçimi eldir. Bodun yöneticisine han, el yöneticisine kağan denilmektedir.
Kayığ, Afşar, Bayat, Yazgır dört Oğuz boyları Reşideddin Fazlullah'a göre Bozoq boy (sağ kolu) birliğine, diğer on ikisi de Üčoq boy (sol kolu) birliğine uygundur. Cami’üt-Tevarih adlı kitabında iki grubun her biri on iki boyların Ordu'nun sağ ve sol kolundan oluştuğu aktarılmıştır.3
Kaşgarlı Mahmud'a göre Divânu Lügati't-Türk'teki yirmi iki Oğuz bölüğünün tamga4 ları:5 Kaşgarlı bu tamgaların davarlara, yılkı6 lara vurulduğunu söyler.
<center>Dosya:Kinik.svg|
<div style="text-align: center;"> </div>Dosya:Kayi.svg|
<div style="text-align: center;"> </div>Dosya:Bayundur.svg|
<div style="text-align: center;"> </div>Dosya:Yiva.svg|
<div style="text-align: center;">Iwa (Yıwa)
</div>Dosya:Salur.svg|
<div style="text-align: center;"> </div>Dosya:Avsar.svg|
<div style="text-align: center;"> </div>Dosya:Begdili.svg|
<div style="text-align: center;"> </div>Dosya:Bugduz.svg|
<div style="text-align: center;"> </div>Dosya:Bayat.svg|
<div style="text-align: center;"> </div>Dosya:Yazir.svg|
<div style="text-align: center;"> </div>Dosya:Eymur.svg|
<div style="text-align: center;"> </div>Dosya:Karaevli.svg|
<div style="text-align: center;"> </div>Dosya:Akevli.svg|
<div style="text-align: center;"> </div>Dosya:Igdir.svg|
<div style="text-align: center;"> </div>Dosya:Yuregir.svg|
<div style="text-align: center;">Üregir (Yüregir)
</div>Dosya:Dodurga.svg|
<div style="text-align: center;"> </div>Dosya:Alayuntlu.svg|
<div style="text-align: center;"> </div>Dosya:Doger.svg|
<div style="text-align: center;"> </div>Dosya:Pecenek.svg|
<div style="text-align: center;"> </div>Dosya:Cavuldur.svg|
<div style="text-align: center;"> </div>Dosya:Cepni.svg|
<div style="text-align: center;"> </div>Dosya:None-100.gif|
<div style="text-align: center;"> </div> </center>Yazıcızāde ʿÂlì'nin, Tevârih-i Âl-i Selçuk adındaki eserinde Oğuz boyları;
Sağ Kol;
<!-- -->Gün Ḫan, Ay Ḫan, Yılduz Ḫan
Ḵayı, Bayat, Yazur, Döger, Ușar (Avşar), Ḳayzıḳ (Kızık), Alḳaövli, Ḳaraövlü, Davdarḡa (Dodurğa), Yaparlu, Bigdeli, Ḳarḳın.
Sol Kol;
<!-- -->Gök Ḫan, Ṯaḳ Ḫan, Dingiz Ḫan
Payındur (Bayındur), Becene (Biçene), Salur, İgdür, Bügdüz, Çavundur, Cibini (Çepni), Alayundlu, Evdagir (Üregir), Yıva, Ḳınuḳ.
Anadolu’da bugünkü söylenişe göre Oğuz boylarının adları:
Boz-oklar: Kayı, Bayat, Kara-Evli, Ak-Evli, Yazır, Döğer, Dodurğa, Avşar, Kızık, Beğ-Dili, Karkın.
Üç-oklar : Bayındır, Peçenek (Beçenek), Çavundur, Çepni, Salur (salır), Eymir, Alayuntlu, Yüreğir, İğdir, Büğdüz, Kınık.7
Damga-sembol (ongun) olarak sıkça kullanılan kartal, kudret ve kuvvetin temsilcisidir. Göksel hâkimiyeti, yükseklerde uçabildiği için yaratıcı’ya yakın oluşu ve insanlar arasında olan hadiseleri yaratıcı’ya haber verdiğine inanılması dolayısıyla kutsal sayılmıştır.
Eski Oğuzca'da "Ongun" kelimesi "Totem" anlamındadır.8 L. Rásonyi'de Ongun'un Türkçe bir kelime olduğunu9, Abdülkadir İnan, ise bu kelimenin moğolca kökenli olduğunu ifade eder.10 Bahaeddin Ögel'de, aslında Ongun sözü moğolcadır. Bunun Türkçesi "Töz"dür. Töz Türkçede "kök-menşe" 11 anlamına geldiğini söyler. Oğuz destanlarına göre, her boyun bir kuş sembolü vardır. Bu kuşlar da genel olarak yırtıcı kuşlardan seçilmiştir. Moğol tarihçisi Reşideddin Fazlullah, bu kuşlara Ongon deyimini kullanmış ve bu suretle deyim günümüze kadar ulaşmıştır.
Ebulgazi Bahadır Han'ın Şecere-i Türk eserine göre: Salur boyunun ki kartal, Dodurğa boyunun kızıl kartal, ve Kınık boyunun da ak kartal'dır.12 Kartal, Altay mitolojisinde en büyük Tanrı sayılan Ülgen'in yedi oğlundan biridir.13
Orijinal kaynak: damga (işaret). Creative Commons Atıf-BenzerPaylaşım Lisansı ile paylaşılmıştır.
Rašīd ad-Dīn Fadl-Allah, Ğāmi 'al-Tawārīc, ed. Bahman Karimi, Vol. I, (pers. Text), Teheran 1338 (1959). ↩
Divânü Lugâti't-Türk, Kâşgarlı Mahmûd, Sayfa 354, Kabalcı Yayınevi. ↩
At, eşek gibi tek tırnaklı hayvan sürüsü.TDK Büyük Türkçe Sözlük ↩
Prof. Dr. Faruk Sümer, Tarihleri-Boy Teşkilatı Destanları Oğuzlar (Türkmenler), Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı, İstanbul 1999, sayfa 227-229-232. ↩
Ziya Gökalp, Türk Medeniyeti Tarihi, Kültür Bakanlığı Yayınları, İstanbul, 1976, sayfa 63. ↩
L. Rásonyi, Tarihte Türklük, Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü Yayınları nr:83, Ankara, 1988, sayfa 22. ↩
Abdülkadir İnan, "Ongun ve Tös Kelimeleri Hakkında", Türk Tarih ve Arkeologya Dergisi'nden Ayrıbasım İstanbul, 1935, sayfa 2. ↩
Bahaeddin Ögel, Türk Mitolojisi I, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara, 1971, sayfa 32. ↩
Ebulgazi Bahadır Han, Türklerin Soykütüğü, Haz: Muharrem Ergin, İstanbul, 1974, sayfa 48-52. ↩
L.S.Akalın,Türk Folklorunda Kuşlar , Kültür Bakanlığı Yayınlan, Ankara,1993,sayfa l41. ↩
Ne Demek sitesindeki bilgiler kullanıcılar vasıtasıyla veya otomatik oluşturulmuştur. Buradaki bilgilerin doğru olduğu garanti edilmez. Düzeltilmesi gereken bilgi olduğunu düşünüyorsanız bizimle iletişime geçiniz. Her türlü görüş, destek ve önerileriniz için iletisim@nedemek.page